19 Mart 2011 Cumartesi

Farkındalık 1...

En çok yüzüne vurulan gerçekler ürkütür insanı; farkındalığına vardırmak farkında bile olmadan. Susmayı tercih eder bu yüzden yalnızca. Ona kimin ağıt yakacağı bilinmeyen ölü bir ağıtçıya dönüşür ister istemez. Yapayalnız ve birbaşınalığıyla...İnandıklarını yitirmeye meyleder kimi zaman. Korkusuzca savunduğu tüm değerler birleşerek yarattıkları çelişkiler yumağıyla boğmaya çalışırlar onu uykusunda... eğer uyuyabilirse...
Kimsenin görmediği; göremediği, bilmediği; bildirilmediği “yüreği kadar büyük yarası” yla, yaralarıyla yaşamaya alışmaya çalışır olağanca gücüyle.
Herkesin bir hikayesi vardır. Hikayesi olan yaşıyor demektir; her gerçek yaşayanın bir de hikayesi vardır yani... Varlığımızı bir “zaman”, bir de “yaşanmışlıklar” somutlar adeta. Oluş, umut, melankoli, gözyaşı, pollyannacılık, dirayet, sebat, azim, güç; insancalık, insancıllık, onur, yalansızlık ve dupduruluk, korkular ve korkusuzluk cesaret ve cüreti, direnç, sessizlik, duymak, her şeyi duymak, duyarlılık, açlık; bilmeye, öğrenmeye açlık; bilmek, öğrenmek; zeka; bilgiçlik; kibir gibi kimi zaman da, içine kapanış; dövünme, kendine; bir kendine ızdırap, sorgulama, soyunma, arınma, dolup-taşıp tıkanma, kalakalma; kalma; kalmak...Susmak; susamamak, susamak...