*neşet ertaş’ın ölüm haberi internette yayılmaya başladıktan
sonra, onunla ilgili üzüntü mesajları yağarken, adamın tekinin “bu kadar büyütecek
bi adam mı bu Neşet Ertaş? Bi okul mu "dikti", yol mu yaptı?”, diye bir yorum yazdığı
gözüme takıldı…
Ne trajikti! Ancak “yol yapanların” bir şey yapmış kabul
edildiği bir ülke için normaldi aslında bu! Değil mi ki her yeri kesip biçip
yol döşeyenler, duble yollar döşeyenler bu ülkede “adam” sayılırdı!
Eh tabii bu değer ölçütleriyle neşet ertaş* bu ülkede “ne
yapmış ki” sayılırdı! Doğaldı bu! Yazmış, bestelemiş, sadece ve sadece halk
için icra etmiş, sevgi ve dostluk yolundan tevazuyla “başını eğerek” ilerlemiş,
paraya ve şöhrete asla tamah etmeyip, yaşamını hep zor ve sağlıksız koşullarda
ve kendini evlatlarına adayarak geçirmiş bu büyük “insan”ı anlamak için küçücük
de olsa yürek ve akıl gerekir…Ki ne yazık ki bu toplumda, bu büyük ozanların
uğruna dert çekip, yokluk çekip, sürülüp, gönderilip, süründükleri bu toplumda
bulmak o kadar güç ve bu gerçek o kadar acı ki…
Bu toplum tarih boyunca hep bu toplum için mücadele edenleri,
karşılıksız emek verip, acı çekenleri yok etmedi mi ilk önce?
Kendisine devlet sanatçılığı teklif edilip, “hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir
devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık gibi geliyor, ben halkın sanatçısı
olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu” diyerek kabul etmeyecek kadar “adil
ve mütevazı bir “insan” neşet ertaş!
2010 yılında UNESCO’nun
''Yaşayan İnsan Hazinesi'' olarak
ilan ettiği bir insanı, kendi coğrafyasının bazı “insan”ları nasıl sözcüklerle,
ömrünü vakfettiği mesajlarını azıcık da olsa anlayamadan yolcu edebiliyorlar,
ne acı, ne trajik...
Neyse, uzun söze gerek yok…Aşk’ı yazdı, söyledi, adaleti,
sevgiyi, insan olabilmenin erdem ve dönüştürücülüğünü söyledi…Ve kendisine
kulak verenlere her daim “ayakkabınızın tûrabı** olayım” diyerek ne kadar da bilge
ve alçakgönüllü olduğunu gösterdi; çünkü öyleydi!..
…Sesler, sözler ve türküler ölmez… sadece anlamaya çalışmak
lazım, dünyayı azıcık da olsa değiştirebilmek; daha yaşanılası bir yere
dönüştürebilmek için…
Hoşça kal büyük usta…
*neşet ertaş’ın adını, kendisinin de öyle isteyeceğinden
emin olduğum üzere, küçük harflerle yazacağım…tevazu ve bilgeliği, alçak sesle
verdiği yüksek sesli mesajları gibi…
**tûrap: toz toprak parçası